maya!



bayram sabahı ciciler giyip, namaza giden sevgiliyi beklemek...
et kokan ev.

sonra bu bayramın hediyesi, sokağımızdaki dede'den.
kucağıma oturuverdi hanımefendi, kalkmadı.
aldık eve getirdik.
kraliçe tavrı olan bir kız. hani bi karışıklık olmuş da sokağa düşmüş sanki.
asil.
duman neler yaptı, bağırmak çağırmak, hırlamak, dövmek dahil.
o en rahat mindere geniş geniş kurulup keyif yaptı.
gaaayet relax.

sarışın bir kız, süslü, boynuna doladığım süsü bile pek sevdi, itiraz etmedi.
ilk günler hele, sırnaştı, şımardı, kendini sevdirdi, yumuşacıktı.
ara ara hep hapşırdı:)
şimdi daha rahat o da, canı istemeyince sevdirmeyebiliyor, hapşırmaların yerini mutlu grrrlamalar aldı.
artık iyi anlaşıyorlar iki cadı.
bense gribal.
dün üç kız evde uyku keyfi yaptık.
özlemişim. öğle güneşinde ütü, telaşsız yemek yapmak, ikindi vakti kitap okumak.
bir de komşumuz uğradı, bitki çaylarıyla, iyi ki geldi, iyi geldi...


senfoni




Fotoğraf:kasımikibin7/salacak



telaş telaş.
çocuklar bıcır bıcır. akışkan, hareketli, sürekli!

"çöpünü neden camdan attın?"
"ama öğretmenim, zaten çöp arabası geçiyordu, burdaki kutuya atsam da oraya gitmeyecek mi?"

akşam karanlığında eve dönme hali, nerde buluşsak, ne yesek, nasıl yapsak.
iyi ki varsın, iyi ki yanımdasın.
kapıyı sevdicekin açması.
huzurlu ev, sıcacık.
sahlepe tarçın keyfi.
sıcacık kanepede uyuklamak.
hava nasıl olursa olsun, serin, güneşli günler gibi yaşamak, fotoğraftaki gün gibi hani.
kavanozdan çikolata araklamak.
mesnevi okumaya bile vakit bulmak.
artık örgü örmek için zaman yaratmaya çalışmak.

ve;
bayram planları, yılbaşı planları.
bu ilk başbaşa bayramımız.
heyecan yaptım ben, şimdiden.
kendi bayram geleneğimizi oluşturacağız.
"biz bayramda..." diye cümleler kuracağız ilerde.
seyahat yok bu kez, kamp kurcaz evde, huzur kampı:)
yünlerim hazır, yemek menüm de, ha bir de puzzle.

sonra geçen hafta;
düğün!
beraber, başbaşa katıldığımız ilk davet.
elele girmek, keyifle yemek içmek.
ama en güzeli dansetmek. orda sanki bizden başka kimse yokmuş gibi.
tam da o an, ilk dansettiğimiz anı hatırlamak... onun da aynısını düşündüğünü bilmek, hissetmek.

güzel bu.
beraber bir tarih oluşturduğumuzu hissediyorum artık iyice, anılar. sonra beraber edinilen alışkanlıklar. daha güzeli artık pek çok şeyi konuşmak zorunda kalmadan anlatmak. kendiliğinden yapıverdiği bir şeyin aslında en çok ihtiyacım olan şey olması.

güzel.
kendime şaşıyorum, en telaşlı zamanlar sanki ama öyle sakinim ki.
o panik kız sakinleşiyor sanki, olgunlaşmak değil ki bu, sakinleşen sular gibi, serin akan, yolunu bularak...





"SENFONİ


Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.


Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.


İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum..."

Turgut Uyar

kahvaltı


"Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"


Cemal Süreya...


Pazar kahvaltısının en çok yakıştığı yerde yaşıyoruz, o yüzden de Pazar kahvaltıları en çok bize yakışıyor:) -pek kendini beğenmiş gördüm kendimi-

Erken uyanmak yok, acelem yok, daha da tembellik edebilirim ama rengarenk perdelerim, ışığı görüyorum, kalkıp, açıyorum pencereyi.
Serin hava. Ama güneşli. Nasıl bir güneş. Enerji veriyor, durduğun yerde dutramıyorsun, çıkman gerek, dışarda olmalı, o havayı solumalısın.

Çıkıyoruz.
Sadece yürümek bile yeterdi aslında, yürüyoruz, deniz, denizin olmadığı yerde yaşayamam ben, hava ışıl ışıl, yürüyoruz.

Önce kocaman kahvaltı. Abarttığım tek öğün. Şölen gibi, kutlama gibi, en sevdiğim öğün. Bir ayin gibi, kutsal. Acelesiz telaşsız. Evde yapmak da ayrı keyifli. Çaylar, meyve suları, renk renk reçeller, sosis, güneş yumurtalar, zeytinyağı içinde yüzen salatalıklar, bir yanda gazeteler sonra, sponge bob açık olabilir, mır mır huysuz kedimiz...

Bence tüm gün bile sürebilir.

Hava süper. Geliyoruz, açık büfe kahvaltı; en sevdiğim şey, evde bile öyle uygulayacağım neredeyse ben Pazar günleri.

Tabağımız hazırlıyoruz, benim maharetli sevgilim, çok fazla şeyi aynı anda taşıyabiliyor, elinde tabaklarla masaya gelirken, bir kez daha aşık oluyorum ona, bu bahar ışığının altında yüzüne bakarken, o farketmiyor.

Sonra...

Yemek, içmek, yanda deniz, istanbul, keyifle içilen birer sigara, birer çay daha, ürpermek esen rüzgarda, "ayaklanın artık" diyen istanbulun sözünü dinlemek, kalkmak, kuzguncuk'a doğru, sokaklara dalmak, evlere bakmak, ilanlara, belki burda bir eve taşınırız bir gün ne dersin...