teknolocik

Yazı eşliğinde dinlenmesi için youtubedan geliyor:

http://www.youtube.com/watch?v=e28f46JX-v0&feature=related


Torrenti daha yeni keşfettim ve direk o napster günlerindeki sevincimi hatırladım. Dial upla bşy indirmenin dayanılmaz yavaşlığı:) İndirdiklerimi dinleyebilmek için, harçlık biriktirip mp3 de çalabilen bir cd player almıştım o yıl, sony, ve o zaman tek bir model vardı bu özelliğe sahip. Okul için araştırma yapmam gerektiğinde, sayfaları açıp sonra bağlantıyı kopartıyor, çevirimdışı okuyordum hepsini, fatura kabarmasın diye. 85 yaşındaki dedeme, okulumu ve nasıl bağlantı kurduğumu anlatmam ne kadar zor olmuştu o dönem. Ha sonra, neydi o telefonun meşgul olma sorunu? Dehşeeet! Ayrı bir hattımız yoktu ve adım çıkmıştı "telefon meşgul yine internette kesin" diye. Ki öyleydim:) O bağlantı sesini hepimiz ezbere biliyorduk. "Düşmek", "kopmak" gibi şeyler vardı hem:)

Ne bileyim düşündükçe gülüyorum, binlerce komik anı sayabiliriz, araç telefonları bile ne kadar mucizevi bir şeydi. Sonra, digital fotoğraf makineleri, sonra ipodlar, sonra neler neleeer! Yani eski oyunları, mario, volfied, bir sürü şey onları düşününce, ki onlar da yine commodorelara göre ileri ben de ancak yetiştiğim kadarını hatırlıyorum, bir de wii'yi düşününce insan şaşırıyor:) Ya da, disketlerle, şimdiki harici hard diskleri, ftp belleklerini yanyana koyunca. O zamanlar aldığımız bilgisayar dergilerinde okuyup "hayal olmalı bu kadarı" dediğimiz şeylerin bile ne kadar ilerisindeyiz.

Ne çok dergiye aboneydim ben mesela, büyük ihtimalle bizim çocuğumuz olduğunda böyle bir alışkanlık artık hiç kalmayacak:) Ne güzel bir alışkanlıktı oysa. İlkokulda her gün sınıfa gazete almaktan sorumlu olurdu birisi, düşünüyorum, bu eve haftasonuları dışında gazete girmedi, neden girsin ki okuyoruz zaten her şeyi saniyeler içinde. "Ayy aynı tadı vermiyor" desek de alışıyoruz, çünkü daha kolay, daha hızlı, daha rahat. Dünyanın çeşitli yerlerinden mektup arkadaşları da olacağını zannetmem çocuğumun, posta kutusuna bakma heyecanı, ülkeler arası minik hediyeler. Ne güzel bir şeydi.

Ben şanslı olduğumuzu düşünüyorum, yaşıtlarımın özellikle, bu geçişi yaşayabildiğimiz için, mektup arkadaşından e-posta'ya geçişi yaşadığımız için hiç değilse. Ama bizden sonrakiler bu tür cici anılardan hiç haberdar olamayacaklar muhtelemen. Kaset, apsyle göndermek, gazete kupürü biriktirmek -çok yapardım-, vhs kiralamak, şehirler arası telefonlardaki santral olayı, telefon jetonu -evet bu süperdi iner babamı arardık falan- anket defteri, walkmenin pili bitmesin diye kasedi kalemle başa sarmak, doğan kardeş, kütüphane üyeliği, telsizler -bunu sevgilim çok anlatır-, polaroid, şarj edilen pil, kumanda olmadığı için evin küçüğünün kanal değiştirmesi gibi birçok şeyi bilmeyecekler. Anlattığımızda da çok eski kafa bulacakları ve bizim de "ama o zamanlar başkaydı" diyeceğimiz kesin:)

Hele kendi işim söz konusu olduğunda, Tanya'nın (üstelik kendisi pek genç) Vhs, beta, daktilo anılarını düşünüyorum da, bugün artık cd'ye bile ihtiyacımız yok:) Birkaç yıl önce, sevgilim, kendi keşfettiği bir sistemle cep telefonundan msne bağlandığında, taaa nerelerde iletişim kurduğumuzda, hatta film izlediğinde herkes şaşırıyordu, "aaa nasıl yapıyorsuuun", şimdi ne kadar normal mesela. Yıllar önce kablosuz internet anlatıldığında hayal gibi geliyordu:) Veya ilerde film arşivi yapmanın anlamsız hale geleceği konuşulduğunda. Taşınırken manevi değeri olanların dışındaki tüm kasetleri attık, üstelik çok da antika değillerdi:)

Şimdi minicik bi' cihazdan, kablosuz internetle bunları yazarken, kimlerle tanışıp hayatıma ne çok şey katarken, ve neredeyse her şeyi, alışveriş, ev bulmak, hatta eşyalarını da almak, seyahat ayarlamaları, hatta az önce fatura ödemeleri, keyif, sohbet, hatta iş ve basit işlerden, hayat kurtarıcı olanlara kadar ve daha düşünemediğim ne çok şeyi internetten yapabilirken, bir kaç yıl sonra neler daha yapabileceğimizi düşünemiyorum. Ama çok merak ediyorum:)

Ben teknolojiyi çok seviyorum. Hoop alışveriş angaryasını ordan halletmeyi. Ne bileyim yemeksepeti mesela bence şahane bir şey:) Çok banelim evet:) Ben teknolojiyi çok seviyorum. Bütün nimetlerinden faydalanmayı da. Yeni oyuncaklara paralar dökmeyi de. Ne bileyim, daktilom hala var ve kullanırım zaman zaman, aldığım eğitimin ardından yine minik minik paraları biriktirerek edindiğim manuel makinemi canon eos'umu, zenit'imi hiç bir şeye değişmem mesela. O başka bir şey. Ama pıt pıt cebimde incecik bir makine hop hop her anıyı kaydediyorum, bu da ayrı şahane bir şey. Hele ki, bizim olduğumuz gibi, hem teknolojisiz yaşayabilecek, gerekirse bir anda vazgeçebilecek kadar ona bağımlı değilseniz şahane. Evet, tamam doğa, ağaçtan meyve toplayalım, organik olalım falan ama, ağacın altında otururken, hooop yazı yazabilirim, bşyler izleyebilirim, gazete okuyabilirim, müzik dinleyebilirim, ki bu bütün yapabileceklerimin içinde en basitleri, illa yeşilliğe bakarak düşüncelere dalmam gerekmiyor.

Üç gündür aralıksız bşyler indiriyorum, oh ne ala, bu torrent olayını ben yeni keşfettim ve çok sevdim.

Bu arada, 1kadın1erkek isimli dizinin bütün bölümlerini buldum, he he he! Gülmekten boğularak izliyorum.

Yaşasın sınırsız internet!

5 yorum:

Tanya's dedi ki...

Denizkızım,

Teknolojiyi bende seviyorum...ama eskiyi de özlüyorum...ben evlere telefonun 20 yıl sıradan sonra bağlandığı bir jenerasyonun sonuyum.

defneyleyasamak dedi ki...

ben geçen gün ikeada bi annane gördüm, cırt cırt tepeden kurmalı icinde 26 poz olan, hani heyecanla fotografcıya götürdügün dikdörtgen makinayla fotografını cekiyordu torununun. öyle sekerdi ki :)

melda dedi ki...

"walkmenin pili bitmesin diye kasedi kalemle başa sarmak" çok zekice bir buluştu ama! :) ben de yapardım..

bir de favori şarkılarımı radyodan kasede kaydetmem vardı benim. dj şarkının üzerine konuşunca deliriyordum :)

deryik dedi ki...

bunun bi de daha ileri boyutu var. "temiz gösteriyomuş olm şifreyi kırıcaz" diye tutti frutti aromalı hayallerle televizyona işkence yapan ergenler. camsil'le ekranı silenler bile tanıyorum.

Aydan ÇAKMAK dedi ki...

torrent icin; bişi diil :)))