25102010

Uykular dolusu yorgunluk. Akşam vakti bir telefon. Kötü bir haber. Hop aniden yolculuk, vazifeler, üzüntüler. Soğuk. Ama nasıl bir soğuk. Zaman zaman kar, ama kardan daha zor bir soğuk. Abartmıyorum, bir ara sırtımın kitlendiğini hissettim. Telaşa bir mola. Kuzine, filmlerdeki gibi, maşınga diyorlar orada. O odada 2 saatlik uyku. Sanki fizik tedavi. Bütün kemiklerim yumuşadı, yavaş yavaş açıldı. Nasıl bir şey. Kaloriferler onların yanında sıcak su torbası gibi bir şeymiş sahiden. Her an eve bir kuzine kuralım diye tutturabilirim.
Döneceğimiz akşam, cenaze havasından kaçmak için, pek sevdiğimiz biriyle kahve molası. İlk kez damla sakızlı kahve içtim. En çok sevdiğim şeyler bir arada. Öyle iyi geldi ki.
Zor bir haftanın ardından kar. Tamam ben de seviyorum karı ama, soğuk güzel bir şey değil ki. Bu neşeyi de çok anlayamıyorum o yüzden. Kar istanbulda, -2 derecede olağanüstü hal ilan edilmesi demek, trafik demek, aksamalar demek. Dün uzun uzun uzun yürüdük, merdivenlerden indik çıktık ve sonunda geziyi fondüyle taçlandırdık. Çilek harika bir şey. Camdan karı izlemek de güzel. Limoncuğum üşümüş müdür, içeri alsak mı?

Bir de; bigbangtheory en gülmeli dizi, Fraiser'dan, Seinfeld'den sonra ama.

4 yorum:

Gece dedi ki...

Başın sağolsun...

Tanya's dedi ki...

Yolu ışık olsun..

Ben seviyorum ama kar yine de...heryere yürüyorum böylelikle...

ELÇİN'İN YERİ dedi ki...

başın sağ olsun

Damlo dedi ki...

Başınız saolsun.