şu sıralar...

Ennn çok içtiğim şey; elma çayı. Nasıl bir mutluluk. Ve ben herşeyi abartırım. Geçen gece devasa bir bira bardağına doldurmuştum. Bıkmadan önce ara versem iyi olacak sanırım.

Enn çok dinlediklerim; soundtrack albümler. Heyecanla indirirken cici bir arşivim oldu.

Ennn çok yediğim şey; kırmızı biber. Közlenmiş haline bayılırdım, şimdi sadece yıkayıp yemeye fena dadandım. Kahvaltıda, ara öğünlerde, yatmadan, hop yıka lüplet.

Ennn eğlenceli besin maddem; sevdiceğimin nasıl bulduysa bulduğu ev yapıma yoğurda çok benzer yoğurtla, değişik reçellerimi karıştırarak yemek. Meyveli yoğurt çok severdim, ama bu daha da güzel bir şey. Hafif, katkısız, süper.

Duyduğum ennn garip mazeret; afm sinemaları görevlisinin şikayetim üzerine somut bir açıklama yapmak yerine; konuyu "afm bu değil" cümlesiyle bağlaması.

Yediğimiz en faydalı abur cuburumuz; sevdiceğimin keşfi bayatlamayan kurabiyemsi şeyler; kahke.

Yeni keşfim ekmekler, damlasakızlı, zeytin ezmeli -dikkat zeytin değil, ezmesi:)- ve domatesli. Çekirdekli ve bir de francala. Hepsi birbirinden şahane. Hep "aa bak bunu sevdik hep yaparız" diyorum, bir diğerini denerken anca sıra geliyor. Kuruüzümlü de vardı ama tadını bilmiyorum:)

Duvarıma enn çok yakışan şey; Susan Miller takvimi.

En şikayetçi olduğum şey, yılbaşıyla gelen 5-6 günlük tatil halimizde, uyku düzenimin tamamen bozulmaya başlaması, ve bunu durduramayışım. Bugün itibariyle yeniden yerel saate geçeceğim.

Aklımdaki planlar; deryik hanımla Horhor'a gitmek, antikalar bakmak, sonra bana kapalıçarşıdan cadıkazanı malzemeler aldığı yerleri öğretmesi, sonra yemek yapıcam ona ben, o da bana o şahane renk ojelerini nerden aldığını öğretecek.

Bir de, evimizde artık yeni bir canlı besliyoruz. Bir kefir tanesi. Tanya gönderdi. Ardından yaklaşık 1547 adet sorumu sabırla yanıtladı. Nihayetinde, kendisini güzide bir cam kavanozuma yerleştirdim, uslu uslu oturuyor. Onu sütle besleyeceğim, umarım yerini sever, büyür, serpilir ve şifa verir. -bir şeyin aynı anda hem bozuk yoğurt, hem kesik süt, hem de küflü peynir kokabilmesini, iyimser bir yaklaşımla bir mucize olarak değerlendiriyorum-

Şu sıralar böyle.

Hamiş: The Story of Maths. Mutlaka izlenmeli. Çin İmparatorunun haremindeki matematik danışmanları, -haremdeki kadınlarla birlikte olması sırasını ayarlayalım derken neler buluyorlar-, Sudoku'nun kaynağı, Hintlilerin hiçlik duygusunun onları sıfırı bulmaya götürüşü, islam'daki namaz saatleri ve kıble gibi matematiksel konuların onların matematikte çığır açan şeyleri geliştirmesine yardımcı oluşu, Hayyam ve matematik, hikmet evi, cebir, Fibonacci sayıları ve tavşanların ilişkisi gibi konularla, doğunun oyunu olan matematiği, batının nasıl kendine mal ettiğini itiraf eden, akıcı bir belgesel.

6 yorum:

Tanya's dedi ki...

Elma cayııı..bende böğürtlen cayını içiyorum aynı model..kusana kadar illaki..

Hmm Kefir güzelce serpilir büyür..merak etme...

pisikopati dedi ki...

"iyimser yaklaşım" ına bayıldım ehe ehe:)))

ELÇİN'İN YERİ dedi ki...

kırmızı biberi közledikten sonra arasını açıp içine ince bir dilim kaşar peyniri biraz kekik,pul biber,karabiber koyup üzerine tekrar biraz kekik ve pul biber serptikten sonra teflon tavada kaşar eriyene kadar pişirip yemek ...
bence 1 kere dene inanıyorum ki seveceksin :)

deryik dedi ki...

havalar bozsa bile gidicez di mi? gitçez gitçez. örgü de öğreticen hem! :)
bi de: kuru üzüm-bal-yoğurt. günler geçiyo, aylar geçiyo, trans hali.
kuru üzümlü ekmek de süperdi bu arada :D

Delfina ; dedi ki...

ohh hepsi de şahane şeyler,katkısız yoğurtla,elma çayıyla evde olmak vardı dedirten bir yazı daha...

canımsın sen benim mermaid yaa..

paNDuf dedi ki...

Elma çayının kaynağını öğrenmek istiyoruuum..
paNDufçuk