telaşlı babane

Günler harika geçiyor. Elim hala aksak ritim ama idare ediyorum, ediyoruz. Arada unutup kullanmaya kalkmasam sanırım daha çabuk iyileşecek. Çünkü geceleri içime oturan bir ağrısı oluyor.

Kitaplar okuyorum, kitaplığımda yepyeni bir boş raf var, yavaş yavaş doluyor.

Bu şahane kadının doğurmasını heyecanla bekliyorum. Telaşlı babaneler gibi dakika başı soruyorum ve o da üşenmeden yanıtlıyor. Hayır, doğuruyorum dese ne diyeceğim, ne yapacağım meçhul :)

Ve lost! 11. bölüm dehşetti. Desmond'a zaten ailecek hastayız. Şimdi 12'i merakla izleyeceğiz. Sona çok az kaldı ve gerçekten nefesimizi tutarak izliyoruz.

Amsterdam'dan gelen, "biri yüzünden değil, biriyle birlikte yaşlanmanın örneği" olduğumuzu söyleyen bir kart var başımızın ucunda...

Hayatımızı güzelleştiren şeyler pek çok.

Mesela; nisan!

Meselaaa bol bol çilekler!

Erikler bir garip, o çok ekşi olmayanlar da çıksa, kilolarca yesem diye bekliyorum.

4 yorum:

Sebnem'den dedi ki...

Ne twitter ne blog,pek giremiyorum ben..Ne oldu eline?
Geçmiş olsun:((

Hayatın Ressamı dedi ki...

bende o kadının doğurmasını merakla bekliyorum.hatta aklıma geliyor gecenin bir yarısı açıp bakıyorum yok doğurmamış iyi diyorum:))

Tanya's dedi ki...

Babanecim,

DOğurmadım daha..merak etme..rapor veriyorum bsk hala hehehe.

Öpücük.

ELimizi biraz rahat bırakıyoruz ama değil mi?

Euphoric dedi ki...

karpuz bile çıktı. Ne zaman erik yiyeceğiz? :(