Kediniz varsa mesela, bu hayvansevmezlerin yapacağı yorumlar üç aşağı beş yukarı benzerdir;
hayvansevmezler
Kediniz varsa mesela, bu hayvansevmezlerin yapacağı yorumlar üç aşağı beş yukarı benzerdir;
yeniden
Gece iki..
Şu an bir gri, bir zebra, bir siyah bebek benim deli kızımı emiyor, sevgilim uyuyor, Çerez patilerini bana yaslamış uyur gibi yapıyor...
Bir dakika, baştan alalım. Sabah, Duman... Miyavlamaları anormaldi. Gözüme bakarak... Ayarladığım yerleri beğenmedi. Evet benim deli kızım yine hamile kaldı, kısırlaştırmaya götüreceğimiz günden hemen önce. Sakin olmaya çalışıyorum ama hayır ben çok korkuyorum... Gözlerimden yaşlar akarken, "burdayım ben, burdayım deli kızım, olup bitecek herşey, hiç korkma sen annecim, burdayım ben, gorrr bak ben de gorrlarım..." Ah benim kızım, iki küçük kadın kaldık evde ne yapacağız biz baban yok bu kez...? Evin ortasına bir çadır yaptım, hiç bir yeri beğenmeyince.
Sonra...
Saat sevdiceğimin gelmesine 10 dakika var... İçeri gidiyorum, bir parfüm sıkıyorum. Her an kapıda ayak sesini duyabilirim. Duman'a bakıyorum uyumuş. Zaman geçiyor, sevgilim tam vaktinde geliyor. Özlem gideriyoruz. "Hayatım yok hareket yok, demin baktım, çok korkuyorum, ya bir sorun varsa, ne yapacağız, doğuracak mı sence, bir de sen bak bakalım, sen sev..." bıdı bıdı bıdı bıdı bıd.
Açıyor yaptığım çadırı;
Bir gri parmak kedi!
Doğmuş bile...
"Ama..." diyorum, "bu yoktu demin, yoktu ki... Ah bebeğim, seni beklemiş!"
Eve gelir gelmez akord etti hepimizi. O şimdi tam bir kabile reisi!
Zebramız ne yazık ki tutunamadı yaşama... Diğerlerine günaydın dedim az önce, gözleri kapalı, kulaklar kafaya yapışık, annelerine yapışık vaziyetteler... Çerezim abla oldu:)... and the oscar goes to...
Teşekküüür edeeeriiim.
Yass, Sinem, Tanya, ve Defdef'in anneciği!
Ben öylesine yazıyordum, O okusun yeterdi.
Aaa sonra yorum bırakanlar oldu, benim okuduklarım, beni de okumaya başladı. Şaşırdım doğrusu.
Çok teşekkür ederim işte ben, pek bir gururlandıım.
Benim sağ köşemde okuduklarım da yok, şimdi de ben ödül dağıtayım.
Defdef'in anneciği: Çünkü ben onları çok seviyorum, çok gerçek, çok sahici. Mükemmel anneyim ben havaları atmıyor. İniyor, çıkıyor hepsini yazıyor.
Tanya: Yorum yazmanın ennn eğlenceli olduğu blog:)
Ece Arar: Sevdiğim bir yazarı okumak pek hoşuma gidiyor.
Kendini karbon sanan boşluk: Hastasıyım:)
Deryik: Böyle hızlı hızlı konuşur gibi yazmasını çok seviyorum. E pek çoğuna da katılıyorum.
Elsa: Onu da ayrı bir seviyorum, kendisi bilir.
Nanette: Çorap örmeyi öğrettiği için:)
Sarhoşbalıkvetopalmartı, Yass, Sinem, MutfaktaZen, Sardunya, Delfina, Ikeahacker, Soule Mama, Ana Tema, Jelatin , Sibelin Kahvesi en sevdiklerimden. Farklı bir şeyler söyledikleri için. Bence internet çöplüğünde kaybolmayacakları için... Ya da sadece sevdiğim için.
İşte böyle:)
Bahsi geçenler sobeyi devam ettirmese de olur, ki zaten pas geçmiş olanlar var, yazdım yine de, bilsinler diye...
ordan burdan
Kelebek ve Dalgıç.
İçime en dokunan filmlerden birisi oldu. Hüngür. Yönetmen gerçekten harikaydı, o açılar, o bakış, kendinizi sahiden dalgıç kıyafetinin içerisinde hissetmemeniz mümkün değil. Filmin üçte birinde esas adamı görmemek, merak etmek, sevgilisinin mesajı, editörü, hayata sol gözünden bakışı... Bu kadar doğal, bu kadar içten, bu kadar yalın anlatılamazdı. Harika. Dokunaklı. Gerçek.
Lost 5. sezona başladık. İlk bölümde, böyle eski bir arkadaş ama muhabbet eskisi gibi olmuyor gibi hissettim, sarmadı. Sonra yine aynı şey. Lost in Lost. Teori teori teori. Sevdiceğimin de izliyor olması büyük şans yoksa buraya sayfalar dolusu teori yazardım. Bilmece bildirmece. Seviyorum. İzleyiciyi salak yerine koymayan, şaşırtan, kurcalatan şeyleri. Tamam bildik zaman oyunları ama güzel, yine de.
Koltuğumun üzerinde devasa bir mürekkep lekesi var. Dı. Kocaman derken abartıyorum zannediliyor, hayır bir su bardağı büyüklüğünde. Kopkoyu. Ve üç gündür yaptığım operasyon sonucunda şu an belli belirsiz. Harekatın son aşamasıyla beraber tamamen kaybolacağına inancım büyük. Çevre dostu tontin temizlik ürünlerimi pek seviyorum. Sevgilim taklidimi yaptı dün "bak aşkım bak aşkım bak aşkım küçülmüş di mi kesin küçülmüş bak di mi bana öyle gelmiyor bak aşkım?" evet binbeşyüz kere sormuşumdur. Aferin bana:)
Geçen hafta sevdiceğim alternatif izin gününü evde tadilat yapmaya ayırdı. Haftasonu kalabalığında rahat olamıyoruz, iyi geldi. ikeahacker.blogspot.com'a mail bile geçtik. Sehpadan çalışma köşesi yaptı. Hoop. Tam istediğim gibi. Kırmızılar beyazlar. Saaaaatler boyu çalışabilirim gibi.
Çevirim güzel gidiyor, yavaş ama güzel, yaptığım şeyden, çalışmamdan memnunum.
Hafta güzel başladı.
Sonra ıslıkla çaldığım bir şarkı; -dinlemek için yukarıya bir tık-
Bahar temizliği yaptım ben, yeni yerler açmak için. Dip köşe.
Dinlendim, sakinleştim, içimdeki sesleri akord ettim.
Öyle ki, o meşhur "çinnnnk" sesi çıkabilir. Günlerden pazar olabilir, bahara daha çok var olabilir. Yine de tam zamanı olabilir.
Şubat ayını pek severim, yarın güzel bir gün, yeniden başlamak için, tazelenmek için. İyi bir şeyler olabilir, şubat ayı çok verimli geçebilir, yeni bir kitaba başlanabilir.
Tavsiye edilir: Fizy
4x4
mektup
Tanıdığım en çatlak kedisin. O komik ortasından çizgi geçen burnuna bakmak bile beni çok güldürüyor.
Peteklere hop diye bir kerede çıkman harika. Ordaki keyfine özeniyoruz. Kendini ve gene komik poponu, patilerini ısıtıp kucağıma zıplamana da bayılıyorum. En pofuduk sıcak su torbası sensin bebek!
Yaramazsın, yaramazsın, yaramazsın.
Anneni canından bezdirdin, senden sonra tam bir tekke kedisi oldu, sakin, vakur, uslu ve olgun. Nirvanaya ulaştı sayende.
Gevezesin, "miyav miyaaavavaavaooooooooooooaaaaaaaaaaaaaw" diye konuşan bir kedi görmedim ben daha önce. "Anlat kızım noldu?" diyorum bıdır bıdır bıdır anlatıyorsun.
Mutfak kapısında, balkona açılan sinekliğe tırmanmayı, sonra da bir santimlik yerde dört pembiş patinle durmayı nasıl becerdiğini hala çözemedik.
İki ayağın sarı, iki ayağın beyaz.
Bıyıkların upuuzuuuuun!
Geceleri ayaklarımı kemiriyorsun.
Ben seni "elmyra" gibi yumuşturunca, kaçıp babana sığınıyorsun, o uyur uyumaz karnının üstünde ya da ayaklarının dibinde yerini alıyorsun.
Bence sen çizgi kedisin:)
Üç renkli kediler uğurlu olurlarmış ve mutlaka kız. Sen de, annen de, bizim tontini, üç renkli deli kedilerimizsiniz.
İkinizde de kendimden bir şeyler buluyorum, sanki içimdeki kedilerin yansımalarısınız. Duman'ın asi ve karamsar, sevilmeye korkar halleri, annesiyle ilişkisi, uzun uzun düşünmeleri, seninse tam bir canavar oluşun, neşe küpü zıplaklığın, eğlenmeyi bilmen, mutluluğun, savrukluğun, sevgiye karşılık verişin, "sevin beni" deyişin. İkinizde en çok şeyimi paylaştığım, her halime şahit olan kız arkadaşlarımsınız:) Akşam sevgilimin geleceği saatlerdeki telaşı hep beraber yaşıyoruz değil mi, üç küçük kadın... Ben yemek yapıyorum, şarkılar söylüyorum, elbiseler giyiyorum çıkarıyorum, sizse dört kulak kapıda bekliyorsunuz. Ve taa aşağıda bir tıkırtı, koşuyorsunuz kapıya hemen, hiç şaşmıyor bu, o gelene kadar kimler açıp kapıyor dış kapıyı sizde bir hareket yok, ama O ise eve yaklaşmakta olan anlıyorsunuz daha kapıyı çalmadan...
Bize benzeri olmayan bir sevgiyi tattırdınız...
limonkız
Selam,
Bu Matilda.
Ailemize Cumartesi günü katıldı.
Ona harika bir köşe yaptık, evin cadı kızları tarafından rahatsız edilmeyecek. Gün içinde, arkadaşı Clementine'le (kendisi bambumuz oluyor) beraber, pencere kenarından sokağı seyredecek, güneşle dansedecek, keyfedecek.
Şimdiden cici meyveleri var.
masal
en sevdiğim şeylerden biri, çilekli dondurma ve o saatte tekrarı olan yemek programlarını izlemek; Harika Tatlar olabilir, Yemek Savaşları, ya da Sıradışı Mutfaklar...
İsimlerini bilmediğim, müthiş eğlenceli programlar, sıklıkta yaptığım bir şeyin Fransız mutfağına ait olduğunu öğrenebiliyorum mesela, veya ertesi gün için bir şey denemeye motive oluyorum.
Dün gece ise "Masal Radyo"ya takıldım. Önce kim seslendirmiş falan çözmeye çalıştım sonra, bıraktım kendimi uykuya. Çizmeli Kedi'yi dinledim, en sevdiklerimden bir de Arı Maya... Sonrasından sevdiceğimin hayal meyal beni odaya götürüşü...