"İçindeyken gözlerinin onu araması ne tuhaf değil mi?"
dedi.
Evet, sahiden.
Orda olduğunu bilirken, yine de gözlerinin onu araması.
/
Sandviçler hazır.
Bir örnek pantolonlar.
Spor ayakkabılar giyildi.
Kahvaltıya çıkıldı.
Hava mayıstan kalma, ışık sarıydı.
/
Kız Kulesi!
Bir baktım, iki bilet aldı, şaşırdım.
Bir baktım, iki bilet aldı, şaşırdım.
Daha önce gitmemiştim, hiç, iyi ki. İlkleri onunla yaşamak ne güzel.
Sıradan bir pazar gününü diğerlerinden farklı kılmayı nasıl becerebiliyor her defasında?
İlk günden beri.
Sahilden bakınca, hoop yüzesin geliyor, bir şeye binmeye ne gerek var ki, iki kulaçta ordayız biz.
Hem denizkızıyım ben.
Daha önce cesaret edememişim meğer.
İstanbul'a bakmak, ama Kız Kulesini görememek.
Çok değişikti, çok ilginç.
Bir taraf pek rüzgarlı, bir taraf daha az. Romantik falan diyorlar, bilmiyorum ben sanırım o kadar romantik sayılmam. Kulenin tepesinde hop hop zıplayarak dönüp durmak, uzun uzun bakmaktan keyifli geldi sanki.
Karar veremedim. Kız Kulesinden bakmak mı daha güzel, Kız Kulesine bakmak mı?Dürbüne jeton atıp bakacakken, sevgilinin onu bizim kulemize çevirmiş olması.
Gözümü dayadığımda onu görmek.
Galata Kulesindeki günü hatırlamak bakarken. O gün bu kadarını hayal edebilir miydim acaba?
Edemezdim sanırım. Değişmeyen tek şey, benim bir tek ona bakarken, İstanbul'u bile unutabilmem.
Bunları düşünürken, buğulanıverdi mercek.
Şükürler olsun ki, karşılıklı iki Kule'nin imkansız aşkı gibi değil bizimki.
Hakkındaki efsanelerden kulağıma dolanları bile unutuverdim. Benim Kız Kulesi masalımın bir sayfası daha dün yazıldı.
Hayal edip durduk, burda yaşasak hani, harika bir şey, mektuplar, faturalar, nasıl ulaşır acaba? Ne kadar da keyifli olur.
Aldığı bilette adres de vardı;
Kız Kulesinin adresi:
Üsküdar Salacak Sahili Karşısı-İstanbul
Hem çok net ve ortada, hem de bir o kadar havada asılı bir adres. Bayıldım ben. Sahilin karşısı yani:)
fotoğraf:mortingen