becoming jane


ben
elbiselerden
(dikmek)

istiyorum.


happy tree friends

Dünyanın en harikaaaa çizgi filmleri burda!

"Eyes Cold Lemonade" favorilerden.

Şarkısı yapıştı gene dilime;

laralalaylaylalralalaaaaaaaaaaaa!

milkshake



İdeefix'ten siparişlerim geldi:)

Pek çok kitap. İnternetten alışverişe bayılıyorum. Paketten ne çıkacağını bilsem, hatta üzerinde faturası olsa da, paket açmaya bayılıyorum. Kargo görevlisi bana elden teslim etmeyecek de, Noel baba bacadan atacak sanki.

Daha da güzeli, kitaplardan bir tanesi yemek kitabı olunca, hediye olarak, paketten milkshake çıktı.

"Ayyy nasıl bildinizzzz" diyecektim neredeyse. Biz buna bayılıyoruz, yaz gecelerini çilekli milkshake'le kutluyoruz. Gece, beyazlar içinde, film izlerken çilek keyfi.
Fevkalade!
Ps: Koltuklarda akla hayale gelmeyecek bir aksilik yaşandığını, bu yüzden iptal ettiğimizi, hala koltuksuz olduğumuzu, yeni siparişlerin de üç haftadan önce gelmeyeceğini söylemiş miydim?



crafty

Sakin geçiyor günler, sanki gittikçe uzayan yaz öğleden sonraları, ılık esen rüzgar...
Güneş battıktan sonra, hafif menüler, sonra kitaplar, filmler, keyifler...

:) Onca aksiliğin sonucunda, koltuğumuz, kocaman köşemiz, özenle seçtiğimiz bu kez de kumaş hatasıyla geldi ve geri gitti, artık iptal edildi. Taşınma serüveninin sonunda, hala bir kaç sandalyeyle devam ediyoruz koca salonda.

Şu sıralar;

istiyorum:



revir

Evin hanımları biraz kırıktık bu ara.
Ben alerjik haller, öksürük, hapşırıklar...
Duman'sa paticiğine batan bir otla uğraştı.
Veterinere gitti ve genel anestezi yedi.
Doktor "tekvando yapabilen bir kedi ilk kez görüyorum" dedi, "benim kızım martılara bile kafa tutuyordu ne diyorsunuz siz" dedim...
Gücüyle, inadıyla, huysuzluğuyla herkesi şaşırttı. Bizi hariç:)

Sonra babamız, ikimizi de baktı, iyileştirdi.

Ve ben bu yeni semti seviyorum.
Siteleri sevmem hiç, fazla steril gelir, fazla planlı. "Kalk gidelim"i severim ben, hafif karışıklığı, mahalleyi. Şimdi sokaktan geçen "domatees, soğaaan" amcayı duyunca nasıl mutlu oluyorum, "çıkmıyorsa kalsın abla sonra verirsin" diyen bakkalı... En çok da ikindi vakti, sokakta top oynayan çocukları. Camların kenarına sıra sıra dizilmiş sardunyaları, bu evde ben de çiçek yetiştireceğim, çoktan verdim kararımı, gelecek bahara artık. Sokak lambalarını sonra. Sevgilimi geleceği saate yakın camda beklemeyi... Vakitsizlikten yapamadığımız, şimdi de hoşumuza gittiğinden uğraşmadığımız işlemler yüzünden, televizyonsuz hayatımızı...

mucize

ben bir mucize gördüm.
bir mucize gördüm ben.

Bizden bir kaç ay sonra evlenen kuzenimiz baba oldu.
Anne de, bebek de melekler gibiler.

3 günlük maratonun sonunda, ben hala şaşkınım. Her aşamada yanlarındaydım ve hiç bir anı hayatım boyunca unutmayacağımdan çok eminim. İlerde "elimize doğdun sen" derim minik hanıma.

Mucize kelimesi doğumun dışında bir şey için kullanıldığında anlamını tam olarak karşılamıyor bence. Bu gerçek bir mucizeydi ve ben bunu gördüm. Gözlerim dört açık.
Şaşırdım, ağladım, elini tuttum, prensese dokundum, her bir kareyi ezberledim, süt içişine tekrarı olmaz bir doğa olayı gibi baktım, ben bu deneyimi çok sevdim.

Anne olan bir kadın her şeyi yapar bence. Vız gelir.

Artık evlerindeler, dilerim üçü de sonsuza dek mutlu mutlu yaşarlar...