Gerçekten çok mutluyum.
Ben hayatımın burasında, yine ve yeniden, hayatın planlanabilir bir şey olmadığını tecrübe ettim. Tam da cc'leri not ederken, beslenme chartları hazırlarken, minik oğlumun her gününü detayla şekillendirirken, hayatın planlanamadığı gibi, anneliğin de tüm planların ve bilgilerin ötesinde bir durum olduğunu deneyimledim.
Daha önce hiç yaşamadığımız dönemdeyiz. Zor zamanlar geçirdik, dev dalgalar atlattık. Sonra, gemimiz rotasında ilerlerken, minik bir sapma yaşadık. Tabi biraz sallandı gemi, şaşırdık, çevremize bakındık. Etrafımızdan hızla uzaklaşan kayıklar da gördük, Kaptanın savaşması gereken korsan gemileri de. Ama bizimle yüzen yunuslar, yanımızda neşeyle kanat çırpan kuşlar, sihirli değneklerini dokunduran periler de...
O milimlik sapma, hayatımızı baştan aşağı yeniden biçimlendirdi. Bu rotanın bizi cennet kadar güzel koylara götüreceğini bilmiyorduk. Kaptan yine telaşsız ve kendinden emin. Miçolar heyecanlı.
Bugün babalar günü. Bu bana anneler gününden anlamlı geliyor, çünkü anneler gününe nice güzellemeler yapılırken ve annelik olabildiğince kutsanırken, sanki bu gün atlanıyor. Oysa ben mesela, babalığından gurur duyduğum bir adamla evliyim. Tıpkı annelik gibi, babalığın da biyolojik bağların ötesinde bir şey olduğunu büyük bir mutlulukla izliyorum.
Oğlum büyüyor. Emekliyor, minik pirinç dişler çıkarıyor, her geçen gün daha da güzelleşiyor onunla olmak. Babasıyla ilişkisi de bu oranda katmerleniyor. Başbaşa vakit geçiriyorlar, çıkıp dolaşıyorlar, birlikte oyun oynuyorlar. Artık muhakkak babasının geliş saatinde uyanıyor, onu bambaşka bir heyecanla karşılıyor. En kolay ve en kısa sürede babasıyla uyuyor.
Şimdi sakin bir limanda, Güneş'in doğmasını bekliyoruz. Hem biraz dinleniyoruz, hem de hayaller kuruyoruz, gemimizi hazırlıyoruz, yeni kamaralar yapıyoruz. Kısa bir süre sonra, yolculuğun daha büyük bir heyecanla ve daha kalabalık devam edeceği günleri merakla bekliyoruz.
Teşekkür ederim hayat, bana verdiğin herşey için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder