Bu gece rüyamda eski evdeydim. Uyandığımda sanki, o evde uyanmış gibiydim. Kalktım, yüzümü yıkarken farkettim yeni evde olduğumu. Hem sevindim, hem özlediğimi hissettim. Sahi ne zaman geldim buraya ben? Zaman su gibi geçiyor. Bazen inanamıyorum, Mart bile yakında, kutlamalar ayı... İçinde yaşarken bile, ilerde anı yapıp anlatacağımızı, özleyeceğimizi bildiğimiz zamanlar... Şimdi orada uyuyor ya, bu kadar yakınımda, birazdan uyandıracağım onu, günaydın sevgilim uyan hadi, yok içimden gelmiyor uyandırmak, keşke böylece kalsak diyorum, şimdide kalabilsek, uyandırmasam onu, bu anı sonsuz yaşasak. Veya o an ölsem, dünyanın en mutlu ölüsü olurum herhalde. Böyle anlardan çok var cebimde. Kalbim duracak diye korkuyorum bazen, böyle çok severken. Olsun, hem "aşktan öldü" derler, yakışır. Hiç görmediğim çocukluğunu özlüyorum sonra, onun çocukluğunu da göreceğimiz bebekleri düşlüyorum hemen ardından. Kendimi "keşke onu ben doğursaydım" diye düşünürken buluyorum, yavaş yavaş deliriyor olmalıyım, karıştırıyorum, babam mı o benim, yoksa ben annesi miyim onun, aynı anda ne çok şeyim o benim, ne çok şeyin yerine birbirimizi koyduk biz. Ve belki bu yüzden diğerleri gibi değiliz, hesaplar yok, kar zarar defteri, alacak verecekler yok...

Sonra ıslıkla çaldığım bir şarkı; -dinlemek için yukarıya bir tık-

Cuma günleri valiz hazırlamak gibi
Cuma günleri seninle ilkbahar gibi
Ellerini alıp dokunmamak gibi
Gözlerini görüp de bakmamak gibi
Hiçbir cumartesi günüm bi türlü yetmedi
Asla cumartesi gece sabahla bitmedi
Ben seninim, gece benim sabah benim
Sen beni hiç düşünme, ben hep böyleyim
Haftanın sonu bi nakarat gibi
Haftanın sonu, hep aynı sözleri
Pazar günleri pazartesi alır beni
Pazar günleri elimdeki balık gibi
Gözlerini görürken ağlamak gibi
Kıymetini giderken anlamak gibi
Haftanın sonu bi nakarat gibi
Haftanın sonu, hep aynı sözleri
Haftanın sonu bi nakarat gibi
Haftanın sonu, hep aynı günleri
Sevdiceğim işe gitti.
Bahar temizliği yaptım ben, yeni yerler açmak için. Dip köşe.
Dinlendim, sakinleştim, içimdeki sesleri akord ettim.
Öyle ki, o meşhur "çinnnnk" sesi çıkabilir. Günlerden pazar olabilir, bahara daha çok var olabilir. Yine de tam zamanı olabilir.
Şubat ayını pek severim, yarın güzel bir gün, yeniden başlamak için, tazelenmek için. İyi bir şeyler olabilir, şubat ayı çok verimli geçebilir, yeni bir kitaba başlanabilir.

Tavsiye edilir: Fizy

4x4



Defdef'in annesi bir ödev verdi, yapamadım. Bilgisayarda hiç fotoğraf olmayışı, hepsinin harddiskte olması, koşturmaca, işler, güçler...
Ama şimdi yapıyorum.
Bu fotoğraf, Mayıs ayı, dere tepe düz geziyoruz.
Bir örnek botlarımız ve kargo pantolonlarımız. Hava temiz. Işık güzel. Biz de güzeliz ve ölesiye mutluyuz.
Bana çok şey anlatıyor bir kere, baharın gelişi, birlikte atılan adımlar, uygun adım yürümek. Yolda hoop düzeltir sevdiceğim adımlarını bana uydurmak için mesela, bunun için yaptığı cici bir hareket vardır, o geldi gözümün önüne.
Elele yürüyoruz işte, öylece.

mektup





Cânım Çerez,

Tanıdığım en çatlak kedisin. O komik ortasından çizgi geçen burnuna bakmak bile beni çok güldürüyor.
Peteklere hop diye bir kerede çıkman harika. Ordaki keyfine özeniyoruz. Kendini ve gene komik poponu, patilerini ısıtıp kucağıma zıplamana da bayılıyorum. En pofuduk sıcak su torbası sensin bebek!

Yaramazsın, yaramazsın, yaramazsın.
Anneni canından bezdirdin, senden sonra tam bir tekke kedisi oldu, sakin, vakur, uslu ve olgun. Nirvanaya ulaştı sayende.
Gevezesin, "miyav miyaaavavaavaooooooooooooaaaaaaaaaaaaaw" diye konuşan bir kedi görmedim ben daha önce. "Anlat kızım noldu?" diyorum bıdır bıdır bıdır anlatıyorsun.
Mutfak kapısında, balkona açılan sinekliğe tırmanmayı, sonra da bir santimlik yerde dört pembiş patinle durmayı nasıl becerdiğini hala çözemedik.

İki ayağın sarı, iki ayağın beyaz.
Bıyıkların upuuzuuuuun!
Geceleri ayaklarımı kemiriyorsun.
Ben seni "elmyra" gibi yumuşturunca, kaçıp babana sığınıyorsun, o uyur uyumaz karnının üstünde ya da ayaklarının dibinde yerini alıyorsun.
"Yakalarımm seni" der demez kovalamaca oynamaya başlıyorsun:)


Kızınca poflaya poflaya yatağın altına girip, huysuz ihtiyarlar gibi orda söylenmeye devam ediyorsun.
Bence sen çizgi kedisin:)

Üç renkli kediler uğurlu olurlarmış ve mutlaka kız. Sen de, annen de, bizim tontini, üç renkli deli kedilerimizsiniz.

İkinizde de kendimden bir şeyler buluyorum, sanki içimdeki kedilerin yansımalarısınız. Duman'ın asi ve karamsar, sevilmeye korkar halleri, annesiyle ilişkisi, uzun uzun düşünmeleri, seninse tam bir canavar oluşun, neşe küpü zıplaklığın, eğlenmeyi bilmen, mutluluğun, savrukluğun, sevgiye karşılık verişin, "sevin beni" deyişin. İkinizde en çok şeyimi paylaştığım, her halime şahit olan kız arkadaşlarımsınız:) Akşam sevgilimin geleceği saatlerdeki telaşı hep beraber yaşıyoruz değil mi, üç küçük kadın... Ben yemek yapıyorum, şarkılar söylüyorum, elbiseler giyiyorum çıkarıyorum, sizse dört kulak kapıda bekliyorsunuz. Ve taa aşağıda bir tıkırtı, koşuyorsunuz kapıya hemen, hiç şaşmıyor bu, o gelene kadar kimler açıp kapıyor dış kapıyı sizde bir hareket yok, ama O ise eve yaklaşmakta olan anlıyorsunuz daha kapıyı çalmadan...


Bize benzeri olmayan bir sevgiyi tattırdınız...


kalpkalpkalp




limonkız


Selam,
Bu Matilda.
Ailemize Cumartesi günü katıldı.

Ona harika bir köşe yaptık, evin cadı kızları tarafından rahatsız edilmeyecek. Gün içinde, arkadaşı Clementine'le (kendisi bambumuz oluyor) beraber, pencere kenarından sokağı seyredecek, güneşle dansedecek, keyfedecek.

Şimdiden cici meyveleri var.
Biz de ona çok iyi bakacağız.





Bir hayalimi daha gerçekleştiren, süpriz uzmanı sevdiceğime bin limon teşekkür.

masal

Dün gece, sevdiceğim bir kaç adım ötemde çalışırken,

en sevdiğim şeylerden biri, çilekli dondurma ve o saatte tekrarı olan yemek programlarını izlemek; Harika Tatlar olabilir, Yemek Savaşları, ya da Sıradışı Mutfaklar...

İsimlerini bilmediğim, müthiş eğlenceli programlar, sıklıkta yaptığım bir şeyin Fransız mutfağına ait olduğunu öğrenebiliyorum mesela, veya ertesi gün için bir şey denemeye motive oluyorum.

Dün gece ise "Masal Radyo"ya takıldım. Önce kim seslendirmiş falan çözmeye çalıştım sonra, bıraktım kendimi uykuya. Çizmeli Kedi'yi dinledim, en sevdiklerimden bir de Arı Maya... Sonrasından sevdiceğimin hayal meyal beni odaya götürüşü...



Waffle yaptım ben!:)
Lezizdi, le-ziz!

Haftasonu şenlik gibiydi, kahvaltıya gelen ve geceye kadar kalan arkadaşlarımız, keyif, muhabbet, ps2, sevgililerin maçları üzerine bahse tutuşmak, patik örmek, kocaman kahkahalar, gevezelik, kedi dostu misafirlerle oynayarak deliren kediler, zıp zıp zıp, yemek yemek yemek, harika bir dinlence.

Ve pazartesi; an itibariyle ışıldayan ev, temiz çamaşırlar, yeni bir çalışma haftasına başlayacak kadar enerji, mis gibi bir ev, mumlar, tek eksik; sevdicekle gün boyu ayrı olmak...
Aşure yaptııım beeen.
Beeeen aşuuree yaptııım.

hiyuyuyulalalyiyuauahihohaaaa
lalalala



Not: Teknik destek ve motivasyon için Delfina'ya bin teşekkür.



Bugün, fırtınaların dinip gemilerin karaya oturduğu, hataların affedildiği, hastalıkların iyileştiği, krallıkların ilan edildiği, ateşlerin söndüğü, gözlerin açıldığı, balığın karnı kadar karanlıklardan, kuyulardan çıkılan, denizin yarıldığı, müjdelerin verildiği, gökyüzüne yükselmenin mümkün olduğu, mucize çocukların doğduğu gün. Her birinin, ayrı bir şeyi sembolize ettiğini söylemeye gerek yok. Payımıza düşen mucizeyi alabiliriz içlerinden:)

Hem çok güzel, hem de bir o kadar acı bir gün.

Tüy gibi hafif hissederken, kendime izin verdim bugün, arınmak, düşünmek, anlamını kavramak için.

np

Lovin' you is easy cause you're beautiful
Makin' love with you is all i wanna do
Lovin' you is more than just a dream come true
And everything that i do is out of lovin' you
La la la la la la la... do do do do doNo one else can make me feel
The colors that you bring
Stay with me while we grow old
And we will live each day in springtime
Cause lovin' you has made my life so beautiful
And every day my life is filled with lovin' you
Lovin' you i see your soul come shinin' through
And every time that we ooooohI'm more in love with you
La la la la la la la... do do do do do
Lovin' You - Minnie Riperton